Abdullah Avcı yönetimindeki Trabzonspor, Trendyol Süper Lig’in 11’inci haftasında Fenerbahçe deplasmanında 3-2’lik skorla kazandı. Bordo-mavililerin zafer gecesini spor yazarları kaleme aldı.
Milliyet’in duayen isimleri, Trabzonspor’un galibiyetinin ardından çarpıcı ifadeler kullandı.
İşte Fenerbahçe – Trabzonspor maçı sonrası yapılan değerlendirmeler…
HER KUŞUN ETİ YENMEZ! / CEMAL ERSEN
Ne kadar eksiği olursa olsun, sahaya hangi kadro ile çıkarsa çıksın, bu sezon gösterdiği performans ve aldığı sonuçlarla kağıt üzerinde maçın favorisi Fenerbahçe idi. Trabzonspor maçına puan kaybetmeden gelmesinin verdiği öz güveni ve 50 bin seyirci önünde oynaması da cabası.
Sarı- lacivertli futbolcular, teknik direktör İsmail Kartal ve tribünler uzun zamandır yenilgiyi ve üzülmeyi unutmuştu. Futbolda dün yoktur, bugün vardır. Dolayısıyla yaptıkların değil, yapacakların önemlidir.
İsmail hoca sakın ha sakat oyuncuların yokluğuna ve takımının on kişi kalmasına sığınmasın. Bu kadar geniş bir kadro kimde var? Önce panik yapmamayı, sinirlerine hakim olmayı öğrenmeliler. Bu arada üç farklı geriye düştükten sonra iki penaltı golüyle beraberlik için umutlanmanın nasıl bir psikoloji olduğunu en iyi Kartal bilir sanırım. Hocam şu deyimi hatırlamıştır; “Her kuşun eti yenmez.”
Trabzonspor cephesine gelince. Abdullah Avcı hem dersini iyi çalışmış, hem rakibin tüm zaaflarını öğrencilerine iyi ezberletmişti. Takım savunmasını ön plana çıkaran, sakin, tedbirli ve kontrollü bir Trabzonspor vardı. Ama aslan payını önce Onuachu’ya sonra kritik kurtarışlar yapan kaleci Uğurcan’a vereceğim. Nijeryalı sadece gol perdesini açtığı için değil. Oyunda kaldığı sürece yüreğini ortaya koydu, tek başına Fenerbahçeli savunmacıları çaresiz bıraktı. Sayılmayan golünde hakem Zorbay Küçük nasıl bir faul kararı verdi anlamadım. Galatasaray maçında Kadir Sağlam, dün Küçük. İkisi de MHK’nin FIFA listesine yazdığı yeni isimler. Zor dostum zor!
İkinci yarı çok ilginçti. Futbol sahalarında ender görülen tempo, goller, tartışmalı anlar ve VAR’ın damgasını vurduğu pozisyonlar izledik. Fenerbahçe arkaya yaslanacak bir rakip bekliyordu. Yanıldı, hakemin başlama düdüğünden sonra iki dakika içinde Trabzonspor’un iki golü geldi. Önce Berat’ın şık şutu, ardından Pepe’nin plase vuruşu tribünleri şok etti. Savunmacılar uyuyordu bu arada.
Fenerbahçe 60. dakikada önce Tadic’in penaltısıyla umutlandı, sonra yine Mehmet Can’ın sebep olduğu penaltı, kaçan vuruş, tekrarı ve Tadic’in ikinci sayısı. Son olarak uzatma dakikalarında Trezeguet’in pasında Enis’in VAR tarafından iptal edilen golü. Bu maçta yaşananlar hakemin de VAR odasındakilerin de canını yakar. Dijital atamayı kimler yapıyorsa, onların da!
Tüm bunlar hiç moralini bozmadı Trabzonspor’un. Deyim yerinde ise son saniyeye kadar mücadele edip, anasının ak sütü gibi hak ettiği galibiyetle Fenerbahçe’nin tüm unvanlarına son verdi.
Şunu yazmadan edemeyeceğim; maçtan önce Şükrü Saraçoğlu stadında harika görüntüler vardı. Cumhuriyet’imizin 100. yılı anısına hazırlanan koreografi ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı tüylerimizi diken diken etti. Lakin aynı taraftar, Trabzonspor file bekçisi Uğurcan Çakır’a ağıza alınmayacak küfürler etti. Uğurcan sadece bordo-mavili ekibin değil, milli takımın da kalecisi. En kutsalına o hakaretleri etmek kimsenin hakkı değil.
Bir yanda güzellikler, öte yanda futbolun ruhuna yakışmayan çirkinlikler.
KUSURSUZ FIRTINA / AKSAL YAVUZ
Her maçın hikayesi farklıdır, derbilerin hikayesi de, havası da başkadır ama… Hele de Fenerbahçe, Trabzonspor maçları olunca…
Dünkü derbinin hikayesine gelince…
Onuachu inanılmaz bir oyuncu, havadan, karadan fark etmiyor, karşısında kim oynarsa oynasın sonuç değişmiyor. Allah, Onuachu’yu durdurmaya çalışanların, karşısında oynayanların yardımcısı olsun! İşte o Onuachu, 10’ncu dakikada öyle bir gole imza attı ki, kafasına meşin yuvarlağı paraşütle indirir gibi gönderen Vişça’nın da hakkını teslim edelim. Bosnalı oyuncu topu kısa mesafede vites artırdıktan sonra Onuachu’ya postaladı…
Anlayacağınız Viçca ile Onuachu, Fenerbahçe defansını yerle bir etti! Bu arada Onuachu’nun bir golü de sayılmadı. Sahi o gol niye verilmedi?
İkinci yarının başlamasıyla Berat’ın uzaklardan savurduğu şutla, Pepe’nin topu havalandırarak attığı gollerle Trabzonsporlu oyuncular adeta yenilmeyen takım yoktur, Trabzonspor’la oynamayan takım vardır der gibiydiler!
Mendi’ye bir parantez açmak gerekirse, Berat ile lider Fenerbahçe’nin orta sahasının pas bağlantılarına adeta yok ettiler. Kötü oynayan oyuncusu yoktu, kusursuz oynadı bordo-mavililer…
İptal edilen goller, tartışılan kartlar ve kararlar!
Uzun lafın kısası, Trabzonspor gol olup yağdı İstanbul’da. Biz de Trabzonsporluların 26 yıl sonra İstanbul’da yazdıkları hikâyenin başlığını kusursuz fırtına koymuş olalım…